0216 759 06 7510.00 - 18.00
Ataşehir / İSTANBULBarbaros Mah. Ardıç Sk. Varyap Meridian Sitesi 4 Katlı Plazalar Kısmı G2 Blok K:3 D:17

All Posts

All Posts

miyom, gebelikte miyom, perinatoloji uzmanı ataşehir

Tüp Bebek Başarısızlığı

Tüp bebek işleminde başarıyı etkileyen çok sayıda faktör vardır. Bun faktörlerden sırası ile bahsetmek isterim; Anne yaşı Anne adayının yaşının 35 ve üzerine çıkması durumunda tüp bebek ile elde edilen yumurtaların kalitesinde hızla bir bozulma meydana gelir. Bu bozulma, 40 yaş üzerinde çok daha hızlanacaktır. Ancak yine de bir-iki adet sağlıklı kromozomu bulunan yumurta her zaman bulunma şansına sahiptir.  Bebek isteme süresi Bebek istek süresi, tüp bebek başarısı üzerinde direkt bir etkisi yoktur. Ancak ailenin bebek olması için olan uğraş süresinin artması, zeminde var olan nedeninin ne derece ciddi ve dirençli olduğunun göstergesidir.  Geçirilen ameliyatlar Özellikle kadın hastalıkları ile ilişkili geçirilen her ameliyat, yumurtalık rezervini etkilemekte ve rahim yatağını etkileyebilmektedir. Burada belirli hastalıklar ki bunlar; Endometriozis ( çikolata kisti ) Yumurtalık kisti Rahim içi myom Rahim içi yapışıklık Rahim anomalisi ( perde )  Myom ameliyatı  Teratom ameliyatı Asherman cerrahisi Tüm bu ameliyatlarda, gerek ameliyatın şekli, gerek bu ameliyatı yapan hekimin tecrübesi ve ameliyat öncesi hastanın…

Rahim anomalileri

Rahim Anomalileri Rahim, halk arasındaki ismi ile döl yatağı veya uşaklık denilen bölge, bebeğin tutunduğu yerleştiği ve büyüdüğü alan olarak bilinir. Bu organın gelişimi ise hem insanda hem de hayvanlar aleminde benzerlik gösterir.  Kadın yapısı denilen paramezonefrik kanal sağ ve sol taraftan gelişir. Ortalama 4-5 aylık anne karnındaki kız bebekte rahim oluşmuş halde bulunur. Sağ ve sol yapının birleşmesi ile üçgen şeklinde veya kalp şeklinde rahim ( uterus ) ortaya çıkar. Birleşme sonrası ise aradaki duvar ortadan kalkar ve rahim içi boşluk gelişir.  İşte bu aşamalarda herhangi bir zamanda meydana gelen duraksama rahim şekil anormalliğine neden olabilir. Şimdi bu durumların sık görülenlerini görelim; Rahimde perde olması ( Uterus Septus-Subseptus) bu durum kadında en sık görülen rahim anomalisidir. Sağ ve sol rahim parçalarının birleşmesi sonrası arada kalan duvarın erimesi ve kaybolması gerekir. Ancak bazen bu ortadan kalkma meydana gelmez ve kalır. Kalan bu duvar parçasına halk arasında rahimde perde denir, tıbbi ismi ise septat uterustur. Bu perdenin…

istanbul kadın dogum, en iyi kadın dogum uzmanı, atasehir perinatoloji, atasehir perinatolog Ataşehir tüp bebek

Yumurta dondurma ( oocyte cryopreservation ) saklatma

Yumurtalık veya Yumurta Dondurma- saklatma Bazı nedenlerle yumurtalığın bir parçası veya yumurtalarınız vücudunuzdan alınıp, uygun koşullarda dondurulabilir.  Daha sonra kullanmak üzere yapılan bu işlem hakkında kısa bilgi bulabileceğiniz sayfadasınız. Yumurta dondurma yumurtalık dondurma nasıl bir işlem? Bir iğne yardımı ile yumurtalıklarının içerisinden yumurtaların toplanmasıdır. Tıpkı tüp bebek gibi benzer tedavi uygulanır. Sonrasında anestezi altında yumurtalar toplanır. Uygun basamaklardan geçirildikten sonra dondurulur ve tanklarda saklanır.  Yumurta toplamak – saklatma kim için uygun? Kanser hastalığı tanısı olanlar Kanser ilacı kullanacak olanlar Radyasyon tedavisi alacak olanlar Otoimmün hastalığı olanlar Tiroid hastalığı olanlar Vitiligo hastalığı olanlar SLE hastalığı olanlar Frajil X taşıyıcılı olanlar Aşırı zayıf kadınlar Ailede erken menopoz hikayesi olanlar Düşük AMH değeri olanlar Evlilik ve bebek planını ileri yıllara erteleyenler Veya hiç, neden olmadan da yumurta toplanıp saklanabilir. Bunun için bir gerekçe yoktur.  Yumurta toplama- saklatma nasıl yapılır? Öncelikle ücretsiz ön görüşme yapılır Sonrasında hastaya uygun tedavi planı ve gereken testler planlanır. Ortalama 12-14 gün süren hormon…

Yumurtalık Yenileme ( PRP )

Yumurtalık PRP işlemi Yumurtalık yenileme, over PRP işlemi veya ovaryan yenileme olarak bilinen uygulamadır. Doğal olarak yaşlanan vücut bolümlerine yapılan PRP uygulaması, kadın hastalıkları pratiğine de girmiştir. Özellikle seçili hastalarda yumurtalığa yapılan PRP işlemi yumurtalık yaşlanma hızını azaltmakta ve mevcut yumurtaları destekleyen yumurtalık dokusunu gençleştirmektedir.  Yapılan yumurtalık PRP işlemi ile yumurtalık içerisinde bulunan folikül ve kök hücreleri uyarılması amaç edinilir. Bu sayede yumurtalama tedavisi verilen hastadan daha iyi cevap alınması ise ana amaçtır.  Hastanın kendi hücreleri ile yumurtalığın uyarılması yani yumurtalık PRP işlemi  yumurtalık rezervi düşük, düşük AMH değerine sahip, erken menopoz yatkınlığı olan veya adetin 3. Günü yumurtalık rezervi azalmış hastalara uygulanmaktadır.  İşlem nasıl yapılır? Öncelikle aile ile ön görüşme yapılır. Sonrasında hastanın PRP işlemine ihtiyaç olup olmadığına karar verilir. Adet dışı bir dönemde hastanın kendi kanı alınır ve PRP için uygun hale getirilir. Büyüme faktörlerinin salınımı için uygun hale getirilen PRP solüsyonu hastanın kendi kanından elde edildiği için herhangi bir allerjik reaksiyon veya…

gebelikte diyabet, şeker tarama testi, şeker yükleme testi, diyabet hastalığında doğum

Gebelikte hedef kilo nasıl hesaplanır?

Hamilelik süreci ile başlayan muhteşem yolculukta anne adayının metabolizması baştan aşağıya değişmektedir. Bu değişikliklerin ve alınan kilonun esas sorumlusu ise tabi ki bebeğimizdir. Salgıladığı özel bir hormon ile anne adayının karbonhidrat metabolizmasını değiştirmekte ve tüm glukoz kullanımını bebeğe yönlendirmektedir. Bu durum ise gebelikte yağ asitlerinin metabolizmasının ve insülin direncinin değişmesine neden olmaktadır. Bu dönemde anne adayından istenen, gebeliğin belirli haftalarında belirli oranda kilo almasıdır. Bu alınacak olan kilonun miktarı ise çok çeşitli faktörler ile belirlenmektedir. Aşağıdaki faktörlere göre gebeliğin başlangıcınca HEDEF KİLO belirlemesi yapılır ve anne adayı buna göre takip edilir. Anne adayının yaşı Anne adayının gebelik öncesi kilosu Anne adayının boyu Anne adayının polikistik over hastası olması Anne adayının ek kronik hastalığı olması Anne adayının aile hikayesi Gebeliğin ikiz olması Tüp bebek ile gebelik İlk gebelik olması Kronik ilaç kullanımı Tiroid bezi hastalıkları Kız bebeğe hamile kalınması İnsülin direnci olması Bu faktörlere göre genel bir hesaplama yapılır ve anne adayına gebelik boyunca alması gereken kilo…
miyom, gebelikte miyom, perinatoloji uzmanı ataşehir

Miyom

Miyom nedir? 

Her 5 kadının birinde olan miyomlar, kadın rahminin en sık görülen iyi huylu tümörüdür. Ancak belirli kadınlarda çok daha sık görülmektedir. Miyomlar bulundukları yere göre şikayete neden olurlar. Ancak genel olarak en sık neden olduğu şikayet anormal kanama olmasıdır.

Miyom riskini artıran faktörler nelerdir?
  • Yaş: Miyomlar östrojen hormonu bağımlı tümörlerdir. Bu nedenle genelde 30-40 yaş aralığında büyürler, menopoza girince hormonların azalması nedeni ile geriler. Ancak tamamen kaybolmazlar.
  • Kilo ve beslenme: Aşırı kilo miyom gelişimini tetikleyen bir diğer durumdur. Myomlar kilolu kadınlarda normale göre daha sık görülmektedir.
  • Siyahi ırk: Bazı hastalıklar vardır ki ırk seçer. Miyomlarda bunlardan birisidir. Siyahi kadınlarda miyomlar çok daha sık görülmektedir.
  • Çocuk doğurmamak: 30 yaşından önce gebelik ve doğum tecrübesi yaşamamış kadınlarda miyom gelişimi çok daha sıktır. Bu durum miyom gelişimi için en riskli durumdur.
  • Genetik yatkınlık: Bazı aileler miyom gelişimine yatkındır. Kesin olarak saptanmamış olsa da miyom gelişimine yatkınlık oluşturan bazı genetik anormallikler varlığı düşünülmektedir. Bu hastalar özellikle 20’li yaşlarda miyomu olan kadınlardır. Bu nedenle genç yaşta miyomu olan kadınların ailevi risk faktörleri bulunmaktadır.
  • Sedanter hayat: Spordan uzak durum kadınlarda miyomların çok daha sık görüldüğü bilinmektedir.
  • İlaçlar: Kadınlık hormonları ve türevleri,  miyom gelişimini tetikleyebilir.
Miyom gelişim riskini azaltan durumlar nelerdir?

 Miyom gelişim sıklığını azaltan bazı durumlar vardır. Bunlar;

  • Bebek doğurmak
  • Sigara içmek
  • Zayıf olmak

Bu durumlar içerisinde miyom gelişim riskinin en çok azaltan durum doğum yapmaktadır. Her doğum, kadında miyom gelişim riskini azaltmaktadır.

Miyom hangi şikayetlere neden olur?

 Miyomlar, bulundukları yere göre şikayete neden olmaktadır. Aşağıda myom şikayetlerini görülme sıklığına göre sıralanmış bulacaksınız;

  • Şikayete neden olmaz ( en sık )
  • Adet kanamasının artırır
  • Adet ağrısını artırır
  • İlişki sırasında ağrıya neden olur
  • Sık idrara çıkmaya neden olur
  • Kabızlık ve dolgunluğa neden olur

Görüldüğü gibi miyomun en sık şikayeti aslında yoktur. Çoğu kadın muayene oluncaya kadar miyomu olduğunu bilemez. Bu nedenle her kadının yılda bir kez muayene olması gerekmektedir.

Miyomlar vücutta nereye yerleşir?

Miyomlar vücutta en sık rahimde bulunur. Ancak bunun dışında çok nadir alanlarda da miyomlar bulunabilir. Örneğin akciğer bunlardan birisidir veya karın içerisinde herhangi bir alanda veya dış genitalde dudak yapılarında miyomlar gelişebilir.

Miyomlar en sık rahimde bulunmaları nedeni ile bu alan ayrıntılı bilinmelidir.

Göz atabilirsinizRahim Hastalıkları

Rahimde miyomların bulundukları yerler;

  • Rahmin dış kısmı ( subseröz )
  • Rahim duvarının içi ( intramural )
  • Rahim duvarının altı ( submüköz )
  • Rahmin tam iç kısmı ( intra kaviter )

Rahim dış kısmı ( subseröz )

Bu miyom yerleşiminde, tümör rahim yatağı yönüne değil, rahim dış kısmına doğru büyür. Dış kısma doğru büyüyen miyomlar kadınlarda sıklıkla herhangi bir şikayete neden olmamaktadır.

Bazen küçük boyutta olabileceği gibi bazen de inanılmaz boyuta büyüyebilir. Ancak çok hastanın karında şişkinlik dışında bir şikayeti yoktur.

Rahim duvarının içi ( intramural )

Miyomlar en sık bu durumda saptanır, rahim kas dokusu içerinde yerleşen miyomlar adet kanamasını ve ağrısını artırır. Sıklıkla çok büyümezler, çünkü büyük boyuta gelmeden şikayete neden olmaktadır.

Rahim duvar yapısının altı ( submüköz )

 Rahim duvarı denilen yapının hemen altında yerleşiktir. Bu alanda bulunan miyomlar çok küçük olsalar bile aşırı kanamaya neden olurlar. 1-2 cm çaplı olanlar bile hemen şikayete neden olmaları nedeni ile erken dönemde tespit edilirler. Ek olarak bu miyomlar rahim yatağını bozmaları nedeni ile gebeliğin yerleşmesine engel olabilirler. Oluşmuş gebeliğin düşmesine neden olabilirler.

Rahim tam iç kısmı ( intra kaviler )

 Bu miyom lokalizasyonu, diğer yerlerden farklı olarak hem adet kanamamasını artırırken ek olarak ara kanamayada neden olabilmektedir. Çünkü normalde miyomlar ara kanamaya neden olmazlar. Ultrason ve histeroskopi ile kolaylıkla saptanırlar. Bazen rahim filminde bile görülebilirler.

Miyom tanı yöntemleri nelerdir? 

Sıklıkla normal kontrol sırasında veya şikayeti olan hastanın yapılan ultrason incelemesinde kolaylıkla saptanır. Ön tanı için ek işleme sıklıkla gerek kalmaz, anca çok sayıda miyom varlığında bazen MR inceleme gerekebilir.

Miyoma eşlik edebilen durumlar nelerdir?

Miyom, östrojen ile gelişen tümörler olması nedeni ile bazen ek hastalıklar ile birlikte olabilir. Miyomlara ek olabilen hastalıklar aşağıda sırlanmıştır;

  • Rahim duvarı kalınlığında artış
  • Rahim ici polip gelişmesi
  • Adenomyozis
  • Yumurtalık kisti ve tümörü
  • Meme kanseri
  • Böbrek kanseri

Bu nedenle miyomu olan kadınlarda ek hastalık olasılıkları da araştırılmalıdır.

Miyomlar ilaçla tedavi edilir mi?

Hayır, ancak ilaç ile geçici süre küçültülebilirler. Ancak bu ilaçlarda ciddi yan etki oluşturabilen ilaçlardır. Hasta ile konuşularak karar verilen tedavilerdir. Kadının ilaçların olası yan etkilerini ve sonuçlarını bilmesi gerekir.

myom, gebelikte myom, miyom, miyomektomi, miyom ameliyatıMiyomların cerrahi tedavileri nelerdir?

Miyomlar bulundukları yere göre ameliyat tipleri değişmektedir. Ameliyata karar verirken çok sayıda faktör göze alınmalıdır ve en az 3 farklı doktorun ameliyat kararında ortak fikri olmalıdır.

  • Açık ameliyat
  • Kapalı ameliyat
  • Histeroskopik ameliyat

Üç farklı yoldan miyomlar alınabilmektedir.

Genel olarak açık miyomektomi   en çok tercih edilen yöntemdir. Bu ameliyatta miyom boyutuna göre bir kesi yapılarak rahimden miyom alınır ve oluşan efekt kapatılır.Çıkarılan miyomlar patolojik incelemeye gönderilir.

Kapalı ameliyat ( laparoskopik ) ise eski yıllara göre artık çok tercih edilmemektedir. Çünkü rahimden alınan miyomun karın dışarısına çıkarılırken kullanılan morselatör denen aletin, ABD’de kullanımı yasaklanmış olmasıdır. Bu nedenle morselatör denen aletin kullanılacağı kapalı ameliyat tercih edilmemektedir.

Histeroskopik miyom çıkarımı hasta için son derece konforludur. Ameliyat kesisi yoktur. Alt kısımdan yapılması nedeni ile rahime ve karın bölgesine çok daha az zarar verilir.

Gebelik öncesi miyom alınır mı?

Burada karar verilmeden önce hastanın ayrıntılı muayene edilmesi, miyomları yerleri, çapları ve hastanın genel durumu değerlendirmeli ve sonra karar verilmelidir. Size tavsiyemiz, en az 3 farklı doktorun aynı şekilde karar beyan etmesi sonrasında ameliyata karar vermenizdir.

Miyom ameliyatından sonra ne zaman gebe kalınır?

Miyom ameliyatı sonrası gebelik zamanlamasına karar vermede, miyom alma ameliyatını yapan doktorun ön görüsü en doğrusudur. Çünkü ameliyatta miyomu, çıkarıldığı alanı, yaptığı kesiyi ve tamiri yapan doktorun tecrübesi son derece önemlidir. Ek olarak rahim içine girilip girilmediği bir diğer önemli noktadır. Ancak ciddi bir miyomektomi geçiren her kadının 1 yıldan önce gebe kalmaması önerilir. Ancak histeroskopik myomektomi sonrası vakanın durumuna göre 3-6 ay içerisinde gebe kalınabilir.

Miyom nedeni ile rahim alınır mı?

Kadının bebek isteğinin olmadığı ve yaşının 40 üzeri olduğu durumlarda, ön ilaç tedavilerine rağmen geçmeyen şikayetler varlığında rahim alınabilir. Bu ameliyatta sadece miyomlar içeren rahim alınır. Yumurtalıklar alınmaz, yani hasta menopoza girmez.

Miyomlar gebeliği nasıl etkiler?

Bu konu riskli gebelik sınıfına girer; düşük, kanama, erken doğum, bebek kaybı, makat duruş, sezaryen olunması ve doğum sonrası kanamaya neden olabilen bir durumdur. Anne adayının dikkatli takip edilmesi ve riskler konusunda bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Göz atabilirsinizRiskli Gebelik Belirtileri Nelerdir?

Gebelikte myom dejenerasyonu ( miyom ölümü ) nedir? 

 Gebelikte miyomlar yerleşim yerlerine göre farklı hallere girebilirler. Büyüyebilirler, kanayabilirler veya küçülebilirler. Bu durum takipte netleşir. Ağrı, kanama ve erken doğuma neden olabilirler.

Miyomu olan anne adayında doğum nasıl olur?

Miyom rahim duvarında bulunduğu yere göre gebeliği etkileyebilir. Gebelik kaybına neden olabileceği gibi, bebeğin duruşunu ve beslenmesinin bozabilir. Özellikle rahimin alt kısmında ise doğum kanalını kapayabilir ve sezaryene neden olabilir. En sık neden olduğu durum normal doğuma engel olmasıdır. Bu durumda sezaryen ile doğum gerçekleştirilir. Miyomun sezaryen sırasında alınıp alınmaması ise tamamen ameliyat içerisinde karar verilen bir durumdur. Karar vermede hekimin tecrübesi en önemlisidir.

12. hafta detaylı ultrason görüntüsü

11. ve 14. hafta arası detaylı ultrason

11. ve 14. hafta arasında detaylı ultrason her gebelikte yapılmak zorunda mıdır? 

Evet, bebeği hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmak isteyen anne ve baba adayları bu incelemeyi istemektedir. Her aile bu incelemeyi istemeyebilir. Bu nedenle gebeliğin 12. haftasında detaylı ultrason incelemesi yapılmalıdır.

11-14. haftada detaylı ultrasonografi yapılmasının önemi nedir?

Bu haftaların, ultrason ile değerlendirme için özel olmasının çok sayıda nedeni vardır.

Bu nedenlerden bazıları;

  • Bebeğin beyin gelişiminde ciddi bir problem olması durumunda ilk bulgular görülür,
  • Bebeğin kafatası kemiklerinin gelişiminin bozukluğunun ilk bulguları görülür,
  • Hayat ile bağdaşmayan ciddi sakatlıklar ilk bulgularını bu haftada verir.

Yukarıda verilen ve hayat ile bağdaşmayan hastalıkların birisinin varlığında, aileye gebeliği sonlandırma şansı verilmekte ve ileri haftaya gelmeden yapılan küçük bir müdahale ile anne sağlığına yeniden ve kısa zaman sonra kazanabilmektedir. Bu nedenle son derece önemlidir.

Detaylı ultrason sırasında ayrıca aşağıdaki hastalıkların tespitine yönelik de ilk bulgular görülür. Bu hastalıklar;

  • Belirli kromozom hastalıkları ilk bulgularını bu haftalarda verir.
  • Bebeğin karın ön duvarında olabilen ciddi rahatsızlık bu haftalarda ilk bulgusunu verir.
  • Bebeğin el kol ve ayaklarındaki ciddi rahatsızlıklar ilk bulgusunu verir.
  • Bebeğin idrar torbasının çıkışında bozukluk olması ilk bulgusunu verir.
  • Bebeğin sırt kemiklerindeki açıklık ilk bulgusunu verir.
  • Bazı kalp hastalıkları ilk bulgusunu verir.

Yukarında verilen durumların herhangi birisinin varlığında ise;

  • Aileye kesin tanı için yapılması gereken testler hakkında bilgi verilmekte,
  • İleri haftada ultrason incelemesinin bu alanda daha ayrıntılı yapılmasının sağlanmakta,
  • Nadirde olsa, anne karnında yapılabilen cerrahi seçeneklerinin aileye anlatılması gibi avantajlar sağlamaktadır.

Bu nedenle 11-14. hafta ultrasonografik incelemesi son derece önemlidir.

11-14. haftada yapılan ultrason, ikili testi etkiler mi?

Evet etkiler. Çünkü bu kan testi, yani ikili testte risk hesaplaması bebeğin boyu, ense saydamlığının kalınlığı (NT) ve burun kemiğinin durumuna göre değişmektedir. Bu nedenle ultrasonografik incelemede olabilecek olan yanlış bir ölçüm, testi etkiler ve sonucun yanlış olmasına yol açabilecektir.

Anne kanında fetal DNA testi ( noninvaziv test ) yaptıranlar bu ultrason incelemesini yapmalı mı?

Kesinlikle evet, yapılmalıdır. Çünkü anne kanında fetal DNA testi ile özel bazı kromozom anomalileri hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olunabilir. Ancak ultrason ile görülen diğer bir grup hastalık hakkında bilgi vermemektedir. Bu nedenle eğer bebeğiniz hakkında ayrıntılı bilgi almak istiyorsanız bu incelemeyi yaptırınız.

11-14. hafta detaylı ultrason incelemesi için açlık gerekir mi?

Hayır, tam tersine tok olmanın bazen avantajı bile olabilmektedir.

11-14. hafta detaylı ultrason incelemesi nasıl yapılır?

Normalde üstten yapılan bir ultrasonografik inceleme ile bu işlem tamamlanabilir. Ancak bazen üstten bazı görüntüleri elde etmek çok zor olmakta ve vajinal ultrasonografi ile değerlendirme tamamlanmaktadır.

Bu nedenle doktorunuz sizden alttan ultrason yapılmasının gerekli olduğunu söyler ise lütfen bu muayeneye izin verin. Bu sayede bebeğinizin incelemesi tam olarak yapılabilecektir.

11-14. hafta detaylı ultrason incelemesi ne kadar sürer?

Normalde, bu inceleme 30 dakika ile 45 dakika sürebilmektedir. Daha kısa veya daha uzun olması çok olası değildir.

Detaylı ultrason incelemesi tekrar yapılır mı?

Evet yapılabilir. Ultrason incelemesi bebeğe zararı olmadığı kanıtlanmış bir inceleme şeklidir. Bu nedenle tekrar yapılabilir.

11-14 hafta ultrasonografik incelemesi bebeğin cinsiyetini kesin söyler mi?

Hayır, özellikle bu haftada bebeğin cinsiyetinin kesinleştirilmesi çok yanlış olabilir. Bu nedenle bebeğinizin cinsiyetinin kesin olarak belirlenmesi için 4. Aydan  sonra yapılan ultrasonografi mümkün olmaktadır.

12. haftada detaylı ultrason başka hangi konular hakkında bilgi verebilir?

Anne adayının gebeliğin 11-14 hafta arasında görülmesi ( ortalama 12. gebelik haftası ) sadece bebeğin incelemesi değildir. Anne ve bebeğin ileri hastalardaki olası hastalıkları hakkında bilgi sahibi olunabilir. Tecrübeli Perinatoloji uzmanı bazı ipuçlarını değerlendirebilir. Aşağıdaki hastalıklar hakkında bilgi alınabilir;

  • Gebelik zehirlenmesi ( preeklampsi ) hipertansiyon gelişim riski
  • Erken doğum riski
  • Gelişme geriliği riski
  • Gizli şeker hastalığı

Yukarıda verilen hastalıklar, gebeliğin 12. haftasında yapılan detaylı ultrason incelemesi ile erken dönemde tespit edilebilmektedir.

12. hafta detaylı ultrasondan sonra nasıl bir yol izlenmelidir?

Gebelik takibinde iki kez detaylı ultrason yapılır. İlki 12. haftada yapılır. Bu haftada sorun görülmeyen gebelik, ikinci detaylı ultrason ile 20. haftada tekrar değerlendirilir.

Gebeliğin 18-23. haftaları arasında yapılan ikinci detaylı ultrason incelemesi çok daha farklı bir incelemedir.

human papilloma virus

HPV (Human Papilloma Virus) Nedir?

HPV virüsü diğer bir adıyla Human Papilloma Virüs, cinsel yolla insana en sık bulaşan virütik hastalık etkenidir. Yaygınlığı ve neden olabildiği sağlık sorunları nedeni ile son derece önemlidir.

HPV ( siğil ) virüsü nasıl bir virüstür, tipleri nelerdir?

HPV (siğil) virüsü, DNA virüsü sınıfındadır ve 100’den fazla tipi vardır. Çoğu insanda vücutta, ellerde, baş ve boyunda papillom görünümünde veya ben benzeri lezyonlara neden olmaktadır.

Ancak belirli tipi ise sadece genital bölgeye yerleşmektedir. Vücudun her yerinde bulunabilen HPV virüsü tiplerine göre farklı yerlere yerleşebilmektedir.

Örnek verecek olursak;

  • HPV Tip 1 ( siğil ) insanda ayak tabanında veya elde HPV kondülom ( siğil ) görünümüne neden olur. Bu bölgelere hastır ve genital bölgeye yerleşmez, vücuda yayılmaz ve kansere neden olmaz.
  • HPV 2-4-26-27-29-57  vücudun diğer yerlerindeki siğillerin etkenidir ve genital bölgeye yerleşmez, genital bölgeye has değildir.
  • HPV tip 6-11 ise genital bölge siğil etkenidir. Genital bölgeye yerleşir ve nadir olarak bebeğe doğum sırasında bulaşabilir ve ses tellerine de tutunabilir ( laringeal papillomatosis ).
  • HPV Tip 16-18  ve diğerleri ise başta genital bölge olmak üzere, kanser gelişim riskine neden olan HPV  virüs etkenleridir.
HPV ( siğil ) virüsü nasıl bulaşır?

HPV ( siğil ) virüsü bireyden bireye temas ile bulaşan virüstür. Temas sırasında vücut sıvılarının arasında HPV ( siğil ) bulaşı da meydana gelebilmektedir. Ek olarak doğum sırasında bebeğe de bulaşabilir. Bunun yanı sıra HPV’li virüsü bulunan birey ile cinsel temas, yakın temas, eşya, çarşaflar veya klozetlerle nadirde olsa bulaş olabilmektedir.

HPV ( siğil ) bulaşı nasıl azaltılır?

Cinsel temas ile bulaşı azaltmak amaçlı aşağıdaki önerilerde bulunulabilir;

  • HPV aşısı olmak ( erkek ve kadın )
  • HPV olduğu bilinen kişi ile temastan kaçınmak
  • Cinsel temas sonrası kısa zamanda genital bölgenin temizlenmesi
  • Erkek çocuklarının sünnet olması
  • Cinsel temas sırasında prezervatif kullanımı

Ancak tüm bu önlemler içerisinde bilimsel olarak kanıtlı olanlar HPV aşısı ( erkek ve kadın ) ve erkekler için sünnet olunmasıdır.

HPV ( siğil ) nasıl tespit edilir?

HPV, DNA virüsüdür ve insan dışında hızla canlılığını kaybetmektedir. Siğil veya HPV’nin tespiti günümüzde son derece kolay yapılabilmektedir. HPV, DNA testi denen inceleme ile özellikle kanser açısından risk oluşturan tipler tespit edilebilmektedir. HPV DNA testi denilen hazır kullanılan kitlerle, vajenden veya dış kısımdan alınan sürüntü örneğinden kolaylıkla HPV ( siğil ) virüsünün olup olmadığı veya hangi tipinin bulunduğu öğrenilebilir.

Riskli HPV virüsü ne demektir?

Riskli HPV virüs ailesinin bir grubu basit siğil etkeni iken, bir grubu ise kanser ile ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle siğil şüphesi olan bireylerde istenir ise tiplendirme yapılabilir ve kanser ile ilişkilendirilen tipin bireyde bulunup bulunmadığı tespit edilebilir.

HPV ve immünite

HPV  ( siğil ) hücre içi virüstür. Yani kana karışmaz veya serbest hareket edemez. Bu nedenle kan ve kan ürünleri ile bulaş olmaz.

Bulunduğu insanda ise hücre içerisine girerek hayatını devam ettirir. Bu nedenle virüse karşı en önemli koruma mekanizması, bulaşmasını engellemektir. Bulaşı engellemenin ise günümüzde tek yolu HPV kanser aşısıdır. Bu konuyu Rahim Ağzı Kanseri bölümünde bulabilirsiniz.

HPV bulaşmış insanda ise virüsün ortadan kaldırılması uzun süre almaktadır. Hücre içerisine gizlenen virüsün bulunup yok edilmesi insanın immün sisteminin gücü ve becerisi ile ilişkilidir.

Bu nedenle immün sistemi etkilenen ve gücü azalan kadınlarda HPV  çok daha uzun süre hayatına devam edebilmektedir.

HPV ( siğil ) virüsü nasıl tedavi edilir?

Siğiller insanda, özellikle kadınlarda çok yaygın saptanırken, erkeklerde sıklıkla bir veya iki adet bulunur. “Papillom” denen siğiller sıklıkla büyük ve küçük dudaklar üzerinde ve anüs çevresine yerleşebilmektedir.

Tedavide bu “papillom” denilen et beni ve benzeri lezyonların ortadan kaldırılması işlemidir. Bu işlem çok farklı tekniklerle yapılabilir.

HPV tedavisinde kullanılan tedavi seçenekleri;

  • Koterizasyon( yakma )
  • Kriyoterapi ( dondurma )
  • Trikloroasetik asit 
  • Diğer

Bu tedavilerden hastaya uygun olan tedavi seçeceği uygulanır. Ancak tekrarlama olasılığı yüksek olması nedeni ile aralıklarla tekrar kontrol edilmelidir.

HPV’nin kanserlerle ilişkisi nedir?

HPV  virüsünün ilişkili olduğu bir grup kanser bulunmaktadır. Bu kanserler ;

Ancak en ilişkili olduğu kanser rahim ağzı kanseridir. Bu nedenle HPV şikayeti olan kadınlarda smear testi ve takibi çok daha önemlidir.

HPV aşısı kime ne zaman yapılmalı?

HPV aşısı, canlı bir aşı değildir. Bilinen ciddi bir yan etkisi bulunmamaktadır. Yapılış şeması ise aşı tipine göre değişmektedir. Aşı için en uygun aşılama zamanı aktif cinsel yaşam başlamadan öncesidir. Ancak cinsel hayat başladıktan sonrada yapılabilir. Aşılama için genel bir yaş sınırı yoktur.

Ancak kız ve erkek çocuklarında ortalama 12-15 yaş arasında yapılması önerilmektedir. Bunun dışında cinsel aktif herhangi bir yaşta olan erkek ve kadınlara aşılama yapılabilir.

HPV’nin gebelikte seyri nasıldır?

HPV  virüsü, gebelikte gelişen immün sistem değişikliği nedeni ile sıklıkla yayılma eğilimindedir. Yani gebeliğin özellikle 20. haftasından sonra bireyde var olan ve inaktif bulunan siğiller büyür ve görülür hale gelirler.

Ek olarak tüm dış genitalyaya yayılabilmektedir. Gebelikte HPV ( siğil ) etkeni, artan hormonlar nedeni ile büyüdüğü ve yayıldığı düşünülmektedir.

HPV ( siğil ) doğuma engel mi?

HPV  ( siğil ) kadında, doğum şeklini belirli durumlarda etkilemektedir. Gebelikten önce veya gebelikte siğilin saptanması durumunda ayrıntılı genital muayene yapılmalıdır. Bu muayenenin sonunda, bebeğin doğum sürecinde bu virüs ile olası temas riski gözden geçirilir ve buna göre normal doğum veya sezaryen kararı verilir. Doğumda bebeğe bulaşması durumunda bebeğin ses tellerine yerleşebilen HPV, laringeal papillomatöz denen hastalığa neden olabilmektedir.

düşük, düşüğü önlemenin yolları, önlenebilen düşük nedenleri, riskli gebelik uzmanı istanbul

Düşük nasıl engellenir?

Düşük, yani gebelik kaybı çok farklı nedenlerle meydana gelebilmektedir. Düşük nedenlerini ise anne, baba, bebek ve çevresel etkenler olmak üzere pek çok değişken oluşturabilir.

Gebelik sürecinde gebeliği taşıyan ve doğum gerçekleştiren anne vücudu, gebelik için özel yaratılmıştır. Ancak gebelik sürecinin sağlıklı ilerlemesi için temelde bazı şart ve durumların sağlanmış olması gerekir.

Genel olarak düşük nedenlerini önlenebilen ve önlenemeyen nedenler olarak da ayırabilmek mümkündür.

Önlenemeyen düşük nedenleri nelerdir? 
  • Bebeğin genetik anormallik taşıyor olması ( %50-60 )
 Önlenebilen anne kaynaklı düşük nedenleri nelerdir? 
  • Anne adayının gebelik öncesi kilo ayarlamasının yapılması
  • Anne adayının gebelik öncesi gereken aşılarının yapılması
  • Anne adayının gebelik öncesi kansızlığının düzeltilmiş olması
  • Anne adayının gebelik öncesi vitamin eksikliğinin düzeltilmiş olması
  • Anne adayının gebelik öncesi var olan şeker hastalığının düzeltilmiş olması
  • Anne adayının gebelik öncesi var olan tiroid hastalığının düzeltilmiş olması
  • Anne adayının gebelik öncesi var olan tansiyon hastalığının ve ilacının düzenlenmiş olması
  • Anne adayının epilepsi ( sara ) hastalığının ilaçlarının düzenlenmiş olması
  • Anne adayının çalışma ortamında bulunan riskli durumların düzeltilmiş olması
  • Anne adayının var olan ve gebeliği tehdit eden miyomlarından kurtarılmış olması
  • Anne adayında var olan rahim ağzı yetmezliğinin tedavi edilmiş olması
  • Anne adayında var olan SLE ( lupus ) hastalığının tedavi altına alınmış olması
  • Anne adayında var olan antifosfolipid sendromuna yönelik ilaçların ayarlanmış olması
  • Anne adayının mevcut diş hastalığının gebelik öncesi düzeltilmiş olması
  • Rahimde septum ( perde ) veya T şekilli rahimin düzeltilmiş olması
  • Rahim içi yapışıklığın düzeltilmiş olması
  • Anne adayının hayat düzeninin sağlanmış olması
  • Anne adayının kanaması olması durumunda yeterli tedaviyi almış olması
  • Anne adayının gereken istirahat durumuna geçmiş olması

Görüldüğü gibi düşüklerin büyük kısmı önlenemeyen sınıftadır. Ortalama %50-60 oranında önlenemeyen düşük meydana gelmektedir. Bu nedenle ilk gebelik kaybında, rutin olarak düşen gebeliğin kromozom analizi yapılması rutin değildir. Ancak iki ve daha fazla gebelik kaybı olması durumunda, hem düşen gebeliğinin kromozom incelemesi hem de diğer önlenebilen düşük nedenlerinin araştırılması gerekmektedir.

sezaryen ameliyatı, sezaryen dikişi, sezaryen dogum, epidural sezaryen

Sezaryen Doğum

Sezaryen nedir? Sezaryen doğum nasıl gerçekleşir?

Sezaryen ameliyatı, dünyada en çok yapılan cerrahi işlemdir. Bulunduğu ve sağlıklı yapıldığı yıldan beri anne ve bebek sağlığı için gerektiğinde hayat kurtarıcı bir işlemdir. Günümüz şartlarında her yüz ilk gebelikten ortalama %10-20’si sezaryen ile doğum yapmaktadır. Sezaryen isminin nereden geldiği tam olarak bilinmemektedir. Ancak Eski Roma Kralı Sezar’ın bir kadın gebe iken vefat eder ise anne ve bebeğin ayrı ayrı gömülmesi emrinin verilmesi ile ‘Sezar’ın yaptığı gibi’ anlamında kullanılmıştır.

Hangi durumlarda sezaryen doğum yapılmalıdır? Sezaryen doğum tipleri nelerdir?

Sezaryen gerekliliği farklı başlıklar altında değerlendirilir. Çok farklı nedenler sezaryen ile doğumu gerekli kılar. Bunları sıralayacak olursak;

Anne adayı kaynaklı sezaryen nedenleri

Anne adayının kemik yapısı nedeni ile: Anne kemik yapısının dar olması, şekil bozukluğu olması veya açılarının kısa olması, doğumda anne ve bebeği zora sokabilir. Bu durumda müdahale gerekebilir. Bu günümüzde, eskiden de olduğu gibi en sık sezaryen nedenidir. Kemik yapı bozukluğu, sancı olmayan dönemde yapılan çatı muayenesi ile tanınabileceği gibi bir kısmı da anne rahmi sancılandıktan sonra tanınmaktadır. Yani doğum dinamik bir süreçtir ve bu nedenle yakın takip edilmelidir.

 Annenin rahim yapısı neden ile: Anne rahminin yeterince gelişmemesi, perde olması, rahim ağzı yetmezliği, ters durması, rahimde büyük miyomlar olması veya adenomiyotik rahime sahip anne adaylarının rahimleri doğum süresince zorlanır ve doğum sonrası kanama riski gelişir. Bu nedenle rahimi çok zorlamadan sezaryen ile gebeliği sonlandırmak gerekebilir.

 Annenin sistemik hastalığı nedeni ile: Anne adayının var olan kalp, akciğer veya beyin ile ilişkili bazı hastalıkların doğum sırasındaki ıkınma sırasında daha kötü etkilenme riski olması durumunda, anne sağlığı amacı ile sezaryen yapılabilmektedir. Bazı hastalıklar ise gebelik süresinde ortaya çıkar bunlarda bir an önce gebeliği sonlandırmak gerekir. Bu nedenle sezaryen olunabilir. Bunlara örnek olarak gebelik zehirlenmesi, gebelik kolestazı, gebelik karaciğer yetmezliği, HELLP sendromu, gebelikte beyin kanaması gibi çok farklı hastalıklar durumunda da sezaryen olunabilir.

Bebek kaynaklı sezaryen nedenleri

Bebek nedeni ile: Henüz doğmamış bebeğin ultrason ile incelenmesinde bebekte var olan aşırı irilik, aşırı gerilik, bebek suyunun aşırı fazla olması, bebeğin ters durması, bebeğin başını tam olarak kemik yapıya yerleştirmemiş olması, erken doğum varlığında, bebeğin kordonunun sarkması, bebek kalp atışlarının düşmesi, bebekte var olan bazı hastalıkların olması ( kalp anomalisi, sakrokoksigeal tümör, kardiyak tümör, başta sıvı toplanması ( hidrosefali ), v.b. bebeğin sağlıklı doğma şansını azaltan durumlar varlığında sezaryen yapılabilir.

 Bebek eşinin yapısı nedeni ile: Bebeğin eşi denilen plasentada var olan bazı hastalıklarda sezaryene neden olabilmektedir. Bunlar içerisinde bebeğin eşinin önde gelmesi ( plasenta Previa ), bebeğin eşinin doğumdan önce ayrılması( plasenta dekolmanı ), bebeğin eşinin yapışıklık olması, bebeğin eşinde tümör olması gibi nedenler sezaryene neden olabilmektedir.

Sezaryen tipleri;
  • Normal klasik sezaryen
  • Phannenstiel tekniği ile sezaryen
  • Joel-cohen tekniği ile sezaryen

 Normal klasik sezaryen : Günümüzde sadece belirli durumlarda yapılmaktadır. Onun dışında artık terk edilmiştir. Bu ameliyatta cilt kesisi göbek altında ve yere dik bir kesidir. Sonrasında rahimde aynı şekilde kesilerek bebeğe ulaşılır. Bu teknik son derece eski ve kullanılmayan bir tekniktir. Bu teknik günümüzde sadece plasenta previa olup ve acreata veya increata olan ( yapışık bebek eşi ) vakalarda tercih edilmektedir. Rahim alma ihtimali yüksek durumlarda bu kesi anne, bebek ve doktor için son derece uygun ve tercih edilmesi gereken tekniktir.

Phannenstiel tekniği ile sezaryen: Yaklaşık 100 yıldır yapılan sezaryen tekniğidir. Kesi, cilt çizgilerine yatay hafif kavisli bir kesidir. Sonrasında cerrahi makas ve gerekli aletler ile teknik bir şekilde içeri girilir. Hem ilk gebelikte hem de sonraki sezaryenlerde uygulanmaktadır.

Joel-cohen tekniği ile sezaryen: Yaklaşık 20 yıldır dünyanın farklı ülkelerinde uygulanan tekniktir. Kesi normal sezaryen kesisinin 3 cm üzerinde göbeğe daha yakın ve düzdür. Kesi sonrası tabakalar el ve parmakla geçilir. Phannenstiel tekniği ile karşılaştığında ağrı ve ateş gelişim riski daha düşük olsa da uzun dönemde etkisini gösterecek çalışma yoktur. Bu nedenle sıklıkla ilk gebelikte tercih edilen sezaryendir.

Sezaryen doğumda genel ve epidural anestezi farkı nedir? Nasıl uygulanır?

Sezaryen operasyonu sırasında tercih edilen anestezi tipleri hastaya göre tercih edilmektedir. Genelde yapılan işlem epidural anestezidir. Ancak yapılamaması durumunda genel anestezi tercih edilmektedir. Epidural anestezi anne ve bebek için çok daha konforludur. Ancak her anne adayı bu işleme uygun değildir. Örneğin;

  • Epilepsi ( sara ) hastası olanlar
  • Kan sulandırıcı iğne kullananlar
  • Kan sulandırıcı hap kullananlar
  • Kan pıhtılaşma hücreleri düşük olanlar
  • Tansiyonu aşırı yüksek olanlar
  • Panik atak hastası olanlar
  • Acil doğum olması gereken durumlar

Bu hastalar epidural için uygun değildir. Bu nedenle epidural öncesi anestezi uzmanı işlem öncesi hastasını görmesi ve gereken soruları sorması gerekmektedir. Epiduralde anne adayı hekimi duyar, kendine yapılan işlemleri hissedebilir ancak kesinlikle ağrı olmamalıdır. İşlemin amacı ağrının olmamasıdır. İşlem sırasında ağrı olması epiduralin tutmadığı anlamına gelir. Bu durumda genel anesteziye geçilerek işleme devam edilmelidir.

Sezaryen doğum kaçıncı haftada uygulanır?

Normalde, herhangi bir doğumu gerektirecek özel bir durum yoksa, elektif, yani isteğe bağlı sezaryen ameliyatı için 38-39 hafta doğum için uygun haftadır. Ancak karar vermede anne, bebek hastane şartları değerlendirilmelidir. Ancak acil sezaryen gerektiğinde ise her haftada sezaryen ile doğum yapılabilir.

Sezaryen doğumlarda ek ameliyatlar hangi durumlarda yapılır?

Sezaryen sırasında çok gerekmedikçe ek ameliyat yapılmamaktadır. Günümüzde sezaryene en sık eklenen cerrahi tüp bağlama ( tubal sterilizasyon ) ameliyatıdır. Tüp bağlama sırasında sezaryanın aşırı uzamaması nedeni ile güvenle yapılabilir. Ancak bazen ek ameliyat yapılabilir. Özellikle miyom, kist, eski yara izlerinin çıkarılması veya bazı yapışıklıklar için sezaryen uzatılabilir ve ek cerrahi uygulanabilir. Ancak kesinlikle liposuction yapılmamalı, herhangi bir estetik cerrahi uygulanmamalıdır.

Sezaryen doğumdan sonra nelere dikkat edilmelidir?

Sezaryenin tipine, hastanın durumuna ve ek hastalık varlığına göre öneriler değişmekle birlikte bazı genel öneriler vardır. Bunlar;

  • Sezaryen sonrası anne adaylarının, ameliyat olan hasta psikolojisinde olmaması en önemli önlemdir. Yavaş yavaş hayata karışmalı ve hareket etmelidir.
  • Evde uzun süre yatak istirahati yapması bazı risklere neden olabilir. Bu nedenle hareket edilmelidir.
  • Bol sıvı alınmalı ve 3 saat ara ile bebek emzirmeye devam edilmelidir.
  • Bebeğin göğüsü tam boşaltamaması durumunda pompa yardımı ile göğüs boşaltılmalıdır.
  • Göğüslerin dolu kalması annede ateş ve ağrıya neden olabilir.
  • Ağrı kesici ve diğer ilaçlar dikkatli kullanılmalıdır.
  • Korse kullanılabilir, korse kullanımının herhangi bir zararı yoktur.
  • Gaz oluşumuna neden olacak gıdadan uzak durulmalıdır.
  • Allerjiye neden olacak gıdadan uzak durulmalıdır.
  • Mümkünse her gün ılık duş alınmalı.
  • Aşırı inek sütü ve süt ürünü kullanımından kaçınılmalıdır.
  • Sütün tam geldiği gün hafif bir ateş olacaktır.
  • Bunun dışında ateş olması durumunda özellikle göğüsler ve ameliyat yeri muayene edilmelidir.
  • Kanamalı ve pıhtılı akıntı normaldir ve her geçen gün azalmalıdır. Ancak kötü koku olmamalıdır.
  • Yeni teknikler nedeni ile yara bakımına gerek kalmamıştır.
  • Özel estetik dikiş yapılması neden ile dikiş alınmamaktadır.

Öneriler hastaya özel olarak verilmelidir. 10 gün sonra yara bakımı ve lohusalık bitiminde genel kontrol yapılmalıdır.

Femera Hakkında

İstanbul Ataşehir’de konumlanan Femera Klinik olarak amacımız ihtiyaç duyduğunuz kadına ve çocuğa dair tüm sağlık sorunlarında yanınızda olmak.

Çalışma Saatleri

Pazartesi - Cuma: 10.00 - 18.00Cumartesi: 10.00 - 15.00 Pazar: Kapalı

İletişim

Telefon: 0216 759 06 75Barbaros Mah. Ardıç Sk. Varyap Meridian Sitesi 4 Katlı Plazalar Kısmı G2 Blok K:3 D:17İletişime Geç
Femera Klinik
Whatsapp Destek
Sorunuz mu var? Bize yazabilirsiniz.
Ara